29 Nisan 2016 Cuma

HACI BEKTAŞ VELİ



Yunus Emre dergaha vardığında yol arkadaşı Turkaç ile birlikte vakit geçirir. Onun artık eskisi gibi biri olmadığını az konuşup çok düşündüğünü görür ve onun bir sofu olduğunu düşünür. Sohbetlere katılır ve etrafını gözlemlemeye çokça vakit bulur. Tabii bu sırada Hacı Bektaş Veli'den "edeb" kelimesnin manasını, dört kapı dört inanç, evren Tanrı ve insan ilişkisi gibi bir çok kavram öğrenir. Ama yinede amacı köyü için yeterince buğday ve erzak talep etmektir. Çünkü Sitare ve İsmail'i çok özlemiştir.
Hacı Bektaş Veli onu yanına çağırır ve Yunus Emre onun tebessümü bol ve nur yüzlü bir derviş olduğunu görür. Ona dağdan toplayıp getirdiği yemişlerden sunar. Bu ikramı seven Hacı Bektaş Veli ona verdiği her yemiş için ilk başta bir nefes sunar. Daha sonraları üçe beşe ve ona kadar çıkar fakat Yunus bu nefesin manevi değerini o zaman anlayamamış olsa gerek, teklifi geri çevirir ve buğdayı nefese tercih ederek dergahtan ayrılır. Fakat köye döndüğünde daha kötü bir olayla karşılaşır; köy Çekikgöz ordusu tarafından yağmalanmıştır. Eşi Sitare ölmüştür ama oğlu İsmail hâla hayattadır. Fakat sonraları bu yağmayı ailesini yanlız bırakıp gitmesine sebep olarak düşünür. Bunun bir işaret olduğu kanısına varınca oğlu İsmail'i köyde bırakıp dergah yoluna, Hacı Bektaş Veli'nin yanına gitme kararı alır. Bu kararı alır almasına fakat bu sefer de dergaha kabul edilmez. Hacı Bektaş Veli onu Tapduk Emre'nin dergahına yönlendirir.
Tapduk Emre yolunda çok zaman geçirir çünkü İsmail'in eşkiyalar tarafından kaçırıldığını öğrenince dağlarda yollarda çöllerde oğlunun izini arar.


Bana göre kendi varlığının ve Allah'ın varlığının farkına böyle varır. Yunus aslında tam da böyle istemektedir. Allah'tan kaçmaktansa Allah'a kaçmanın rehberliğinin yolunun izini arıyordur. Onun eksiğini tamamlaya bir ayna arıyordur. Ama bu ayna kendi suretini değil kendinden öte kedinden gizli bir onu göstermeliydi.  İsmail'i armaya çıktığı bu yolda Allah için yürür ve İsmail'i ararken Allah aşkıyla tanışır. Bu olay Leyla ve Mecnun mesnevisine benzer bir bakıma. Beşeri aşkan geçip ilhi aşka yönelir. Elbette sadece bu yolda tutuşmaz Allah aşkıyla. Tapduk dergahında ilim ve irfan öğrenen bir muritken tam manasıyla Allah aşkını tadar. Ama Tapduk yolunda kendini evsiz ve yurtsuz hissetiği vakitlerde Allah'a sığınır ve O'na yönelir.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder